25 Şubat 2011 Cuma

EĞİTİM ŞART ( !? )

Arkadaşına küfrettiği için öğretmeni tarafından şu şekilde cezalandırılıyor bir ilköğretim 2.sınıf öğrencisi:
Beş sayfa "Bir daha arkadaşıma orospu demeyeceğim." yazılacak.Ceza ödevinin en başında ise öğretmenin yazdırdığı akıllara zarar sözcük tanımı: " orospu: kötü kadın" Öğrencinin es kaza duyduğu küfrü ona unutturmak yerine "ceza" zannederek iyice bir öğretmişiz gerek tanım yaparak, gerek cümle içinde kullanarak.( Sözcük tanımını yanlış yapmış olması da ayrı bir mevzu; ama sözcüğün ne olduğuna bakınca bu sözcüğün tanımını yanlış yaptığına seviniyor insan.)

Olaydaki trajikomik vaziyet, geyik olsun diye uydurulmuş bir haber olduğu sanısına düşürmesin sizi, bu olay gerçek! Bizzat ben şahit oldum defterdeki ceza ödevine.

Bahsi geçen öğretmenin yıllar yıllar önce, öğretmen ihtiyacı nedeniyle her bölümden mezun insanların başvurup ilkokul öğretmeni olabilme imkanına sahip olduğu yıllarda atanmış olduğunu, esas mesleğinin öğretmenlik değil ziraat mühendisliği olduğunu, emeklilik yaşının ise çoktan gelmiş olduğu halde hala çalışmaya devam etmekte direndiğini söylesem, çok şaşırtıcı olmaz heralde..

O halde, aynı öğretmenin sınıf panosuna astığı bir çok metnin noktalama ve imla hatalarıyla dolu olduğunu, konuşurken ardarda anlamlı iki cümle kuramadığını, otuz yaşından sonra Türkçe öğrenmiş Fransızın bu öğretmenimizden daha düzgün ve anlaşılır bir Türkçe ile konuştuğunu söylesem, buna da pek şaşırmamalısınız..

Sanılmasın ki bu öğretmenden ülkemizde yalnızca bir tane var. Bu öğretmen ve onun gibi pek çoğu, ülkemizin çeşitli yerlerinde milli eğitim kadrosu ile okullarımızda, yarım asır önce aldıkları öğretmenlik eğitimi ile-hatta bazılar hiç almadıkları öğretmenlik eğitimi ile- görev yapıyor, çocuklarımıza eğitim (!) veriyor. Sadece emeklilik yaşı gelmiş bu öğretmenlerimiz de değil mevzubahis, KPSS den 100 alıp üstün başarı (!) sergileyerek-sonradan kopya olduğu açığa çıkıp da sınav tekrarına sebep olduklarını göz ardı edersek üstün başarı sayılabilir-milli eğitimde kadro sahibi olan güzel abilerimiz, ablalarımızdan hiç bahsetmeye gerek yok heralde. (Hakkıyla atanıp gerçekten olması gereken yerlerde görev yapan öğretmenlerimiz yok mu? Elbette var!Onlar da inanıyorum ki burada yazılanlardan alınganlık yapmak yerine, vurgulamak istediğim asıl konuyu anlayıp destek olacaklardır.)

Bu arada, "doktoru da, mühanedisi de, cumhurbaşkanını da yetiştiren odur! Kutsaldır!" diye atıp tuttuğumuz öğretmenlik mesleğine başlayabilmek için yeterliliğimizin ölçüldüğü sınava bakalım. En gerizekalımızın ve alanında en yetersiz olanımızın dahi, bir yıl eve kapanıp beş kitap ezberleyerek geçebildiği bir sınav.( Bu cümle şekil itibari ile sınava övgü gibi görünebilir; fakat esasen yergi olduğunu anlayan anlamıştır..)  Ha,"efendim ben  neden eve kapanayım, bir yıl boşa harcanır mı, bir yandan çalışırım, bir yandan şunu bunu okumam lazım, şuna katılmam lazım şeklinde sosyal kültürel hayatını da sürdürmek isteyenler, siz baştan kaybettiniz. 

Sosyal hayatınızı sıfıra indireceksiniz, katiyen kültürel aktivitelere filan da katılmayacaksınız. İletişim becerilerinizin ne denli gelişmiş olduğu da pek mühim değil. Sadece ders çalışıp ezberleyin. Mümkünse dersaneye de gidin, ciddi bir maratonun içine girin. Yeter ki geçin şu sınavı işte yahu! Ha amma velakin, olur da atanabilriseniz, "iletişim becerileri kuvvetli, ezberci olmayan, sosyal ve kültürel hayatta etkin, özgüven sahibi" bireyler yetiştireceksiniz! Onlara, hayatın tek bir sınavdan ibaret olmadığını, sınav başarısının hayat başarısı demek olmadığını(!) da öğretmeyi sakın unutmayın! Okullarımızı öyle bir seviyeye getireceksiniz ki, dersanelere filan ihtiyaç kalmayacak.(Nasıl? Siz dersaneye giderek mi hazırlanıp atandınız? Boşverin canım, öğrenci bunu bilmiyor ki!) (Öğrenciye her zaman dürüst olması gerektiğini öğretmenizi de söylemiştik değil mi?)

Vel hasıl-ı kelam, kocamışı bunamışı okulda öğretmen ,öğretmenlikle hiç ilgisi olmayan nice meslek erbabı okulda öğretmen, kopyacısı torpillisi okulda öğretmen, sıfır sosyal hayatla sıfır iletişim yetisiyle yalnızca sınav geçeni okulda öğretmen..
Pekala, gerçekten bu işi yapmaya yeterliliği olan, fakat yapamayan milyonlarca öğretmen nerede?
Hmm, onlar evde, sisteme söverek KPSS' ye hazırlanıyorlar.. ( Eğer atanbilirlerse üç kuşak sonrasının çocuklarını -bir ihtimal- kurtarabilecekler.)

                                                                                                                                                                        Betül YİĞİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder