2 Aralık 2010 Perşembe

Valiz

Bu sabah uyandığımda, buz gibi bir evde uyanmak istiyorum. Bana gülümseyen fotoğraflar olmamalı duvarlarımda. sağa sola iliştirdiğim notlarla karşılaşmamalıyım. Köşedeki çiçeğe su vermiyorum üç gündür. Ben gitmeden solmalı. Onu öyle güzel bırakamam. Raflarım bomboş kalmalı. Sıcak olmamalı bastığım yerler. Ve hatta yüzümü yıkarken duvara bakmalıyım, görmemeliyim valizdeki aynadaki aksimi.
Sabah uyandığımda, üzerime giyecek bir şey bulamamalıyım güzel. En çirkin kıyafetlerime ulaşabilmeliyim ve çirkinliğimi görecek bir boy aynam olmamalı. Nasıl gidebilirim aynalarla yüzleşirken?
Ben yokken gelmeliler ve almalılar tüm eşyalarımı. Yoksa nasıl verebilirim kendi elimle, yatağımı, yastığımı, anıları.. İnsan yedi yılını sığdırabilir mi valizlerle kolilere? İnsan yedi yılına paha biçip satabilir mi? Ben bunu yapabilen bir alçağım, ihanet eden geçmişine..
Sevmemeliyim bu evi, bu şehri.. Bu şehre olan nefretimi kusmalıyım otobüsü uygun bir yerde durdurup bu şehirden giderken. Ve anılarımı koyduğum valizimle, alakasız bir insanın valizi karışmalı otobüsten inerken. Ve o alakasız insana asla ulaşamamalıyım. Ne o beni tanımalı ne ben onu.. Kaybolup gitmeliyiz tahmin bile edemediğimiz başka başka şehirlerde.
Sonsuz g,b, ağlamalıyım bu evde. Bu evde ağlarsam başka bir evde bir daha ağlayamayacakmışım gibi, göz yaşlarımı alet etmemek için bu eve olan ihanetime. Bu evde artık faydalı hiç bir şey yapmamalıyım. Bu evde faydalı bir şey yaparsam, başka bir evde yapamayacakmışım gibi.
Batıl inançlar edinmeliyim giderayak. Sağ ayağım olmalı bu evden çıkarken yolculuğu başlatan. Ben giderken karşıma sıralanmış onlarca insana bakıp geçmişimden, hıçkırarak ağlamalıyım; ama hiç kimse olmamalı baktığım yerde. Ve ben geçmişime el sallayıp binmeliyim otobüse, asla orada olmayan binlercesinin göz yaşları arasında. Kendi kurduğum hayalle üzülmeliyim. Kendi kurduğum hayalle yerinmeliyim. Kuracağım hayallerle övünmeliyim.
Bu sabah uyandığımda, bu evden, bu şehirden nefret etmeliyim.. Yoksa nasıl gidebilirim?

17 Kasım 2010 Çarşamba

Genelleme

Sanırım insanın başkalarının davranışlarından ne aldığı ne beklediğine bağlı. Biraz ne beklediğine, biraz da içinde bulunduğu ruh haline. Birinin davranışından aldığımız mesaj = Beklenen mesaj + İçinde bulunulan ruh hali.
Şöyle ki, olumsuz bir dönemden geçiyorsak, karşımızdaki insandan daha önce olumsuz bir davranış gördüysek, bu süreçte o insan bize ne derse desin olumsuz anlamaya daha yakınızdır.
Evet, bu da sadece kendi üzerimden vardığım bir genelleme. Bir kişi üzerinden nasıl genellenebilir sorgulamayın! Genelledim, oldu.

15 Kasım 2010 Pazartesi

duygu sersemi

uyandım ve yüzümü yıkadım göz yaşlarımla.
nasıl bir uykuymuş uyuduğum ...
uyandım uyanamadım ...
hangisi rüya, hangisi gerçek anlayamadım.
gerçek sandığımı çarptım yüzüme, açılamadım.
uyku sersemiyim.
belki de duygu sersemi ...
sense, her koşulda sersemsin ...

iki sersem bir yalana yakışır.
bir yalan eşliğinde,
ilk değil, ikinci kere
uyuyakaldım ...

14 Kasım 2010 Pazar

Girizgah

Sanırım insanlar sorunlu süreçlerden geçerken, yazma ihtiyacı tavan yapıyor. Ya da belki sadece bende böyle oluyor da olabilir; ama olsun, sadece kendimden yola çıkarak vardığım- pek de bilimsel olmayan- sonuçları böyle genellemeler haline getirmeyi seviyorum ben. İşte genellediğim bu durumun çıkış noktası olarak burda bulunuyorum şimdi.
Hayırlısı olsun..:)